28 Eylül’de her yaştan milyonlarca öğrenci ders başı yapacak. Aslında özel okulların birçoğunda dersler başladı bile. 18 milyona yaklaşan öğrencisiyle Türkiye, Avrupa ülkelerinden ve komşularından oldukça farklı bir durumda. Bizim öğrenci sayımız birçok ülkenin nüfusundan bile fazla. Sayının bu ölçüde fazla olması ve eğitim sistemimizde hala yerine oturmamış noktaların varlığı, her yıl okul açılışlarını ülkenin önemli bir gündemi haline getiriyor.
Özellikle bu yıl eğitimle ilgili dershanelerin dönüşüm süreci önemli bir yer tuttu. Bilindiği gibi 14 Mart 2014’te çıkan kanunla dershaneler 1 Eylül 2015 itibariyle kapatıldı. Ancak dershanelere temel lise, ortaokul, ilkokul ya da okul öncesi eğitim kurumlarına dönüşme imkanı verildi. Bu tartışmaların olduğu dönemde kanunun iptali için, ana muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesine açılan davadan tam 16 ay sonra iptal kararı çıktı. Bu kararla kafalar daha çok karıştı. Gerekçeli kararın yayınlanmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı, “öğrencilerin okul dışı kaynaklardan eğitim alabilme hakkı”nı korumak ve okul dışı eğitim kurumlarını çeşitlendirmek yolunda adımlar attı. “Özel öğretim kursları” adıyla yeni bir kurs türü tanımlandı. Etüt eğitim merkezlerinde 12 olan yaş sınırı da kaldırılarak tüm ortaokul öğrencilerine etüt eğitim merkezlerinden yararlanabilme hakkı tanındı. Ayrıca mezun öğrencilere hafta sonları temel liselerden kurs alabilme imkanı sağlandı. Bütün bu değişiklikler sonucunda 1.400 civarında dönüşüm okulu oluştu. Şimdi Türkiye’nin dört bir yanında hızla “özel öğretim kursları” ve “etüt eğitim merkezleri” açılıyor.
Okul dışı destek kurumları konusunda atılan adımlar, çocuklarına takviye kursu aldırmak isteyen veliler ve eksiklerini gidermek isteyen öğrenciler tarafından memnuniyetle karşılandı.
Dershaneler, Türkiye’de 60-70 yıllık bir geçmişe sahip köklü kurumlardı. Okulları tamamlama, öğrencilerin eksiklerini giderme konusunda önemli bir işlev üstleniyordu. Bu köklü kurumların yetiştirdiği 100 bine yakın başarılı öğretmen kadrosu vardı. Temel liseler, özel öğretim kursları, etüt eğitim merkezleri bu birikimin doğru ve verimli kullanılması adına verilmiş olumlu kararlardır.
Dönüşüm sürecinde, özellikle sivil toplum kuruluşlarının görüşleri, sürecin sağlıklı yürütülmesi adına önemli katkılar sağladı. TÖDER de bu süreçte yer aldı ve ülke eğitiminin zarar görmemesi için öneriler sundu. Bakanlık yetkililerinin bu önerileri dikkate alması olası sıkıntıları da önledi.
Şimdi sektöre de önemli görevler düşüyor. Yeni açılan temel liselerin dershanelerden farklı işlevler taşıdığı unutulmadan kaliteli bir eğitim kurumu haline getirilmesi için kurucuların çaba göstermesi gerek. Temel liseler sadece “dershane” gibi çalışan kurumlar olmamalı, okul işlerini de en sorumlu biçimde yerine getirmeli. Sektördeki eğitim personeline bu konuda seminerler verilmeli, hizmet içi eğitim çalışmaları düzenlenmeli. Temel liselerin dershanelere göre daha kurumsal yapı kazanması sağlanmalı.
Bu süreçte ortaya çıkabilecek en önemli sorun, dershanelerin yerine türeyen kaçak bürolar yani merdiven altı kurumlar. Dershaneler; Milli Eğitim Bakanlığına bağlı, öğretmen atamaları, öğrenci kayıtları, ücretleri ve programları kontrol altında olan kurumlardı. Ancak koçluk, kariyer danışmanlığı, dergi bürosu, eğitim danışmanlığı gibi adlar altında açılan kaçak ders büroları tümüyle kayıt dışı oluşumlar. Bunların ülke eğitiminde önemli sıkıntılar oluşturacağı açıktır. İlgili kurumların bu konuda önlem alması ve bu tür kurumların dikkatle izlenmesi şarttır.
Dönüşüm süreci gelecek günlerde de iyi organize edilirse ve sektör temsilcileri bu organizasyonu yeterli desteği verirse eğitim sistemimize önemli katkılar sağlar. Aksi halde dökülen kap yerini doldurmaz ve bu alanda ortaya çıkan boşluk doldurulamaz.
Yeni öğretim yılının bütün eğitim camiamız için hayırlı olmasını diliyoruz.
ARTI EĞİTİM EYLÜL 2015